RUS UÇAĞI VE RUS UŞAĞI

Ömer CELEP

 24 Kasım günü düşürülen Rus uçağından sonra ülkemizle Rusya arasında gerginlik başladı. Rusya, ekonomik ve siyasi yaptırımlara başvurdu. Başarılı olur ya da olmaz bunu zaman gösterecek. Sınırlarımızı ihlal eden ve gücü ve kim ve ne olursa olsun yaptığımız tepki ve gösterdiğimiz duruş milletimizi son derece mutlu etmiştir. Milletimize aşağılık kompleksinden kurtulma ve kendine güven gelmiştir. Millet; “ben devlet diye buna derim” güveniyle gururlanmıştır. İlk defa bir NATO ülkesi bir Rus uçağını düşürmüştür ve bu ülke Türkiye’dir. “İran’la Türkiye savaşa girerse ben İran safında yer alırım” diyen ne idiliği tartışılan kimseler olsa da aziz milletimiz tarihte olduğu gibi bu gün de Moskof’un hakkından gelecek güç ve iradeye sahip olduğunu göstermiştir. Düşürülen uçak bunun kanıtıdır. Herkes bilsin! Türkiye artık eski Türkiye değil. İran, Irak, Suriye, Ermenistan ve Rusya gibi hasım güçler Türkiye’ye karşı güçlerini birleştirmiş durumdalar. Mevcut yasaların esnekliğinden cesaret alan hainlerin legal partilerimiz içine sızmak suretiyle hasımlarla iş birliği yapıyor olmaları bize vesikalık ibret olmalıdır. Bu olayla, milletin gururundan rahatsız olanların da bulunduğundan, alınması gereken dersler olduğunu düşünüyoruz. Hainlerin ihaneti bizi bir araya getirmeyecekse hangi ibret birleştirecek? Her türlü siyasi çekişmeyi bir tarafa bırakarak milli menfaatler etrafında birleşmeliyiz. Siyasi rekabeti ertelemeli, milli duruş sergilemeliyiz. Bu olayla sınırımızı ihlal eden uçağı da, ülkemizi jurnalleyen, gammazlayan uşağı da tanmış olduk. Temennimiz; uşakların da, uçakların akıbetine uğramaları ya da uğratılmalarıdır. Onlara elbette sözümüz var. Bu ülke hainlerin desteğiyle ayakta kalacaksa, kalmasın gitsin. İhanet içine düşen alçaklar desteğini çekerse çeksin, ülkemizin üzerine emperyal güçler hangi entrikayla gelirse gelsin, savunacak irade milletin asil evlatları içinde elbette vardır. Bir tespitimizi paylaşmak isteriz. İhanet damgasını yemeye en müsait güruhun hangi siyasi yelpaze tarlasında yetiştiği büyük çoğunluğumuzla malum! Herkes kendisini hesaba çekmeli. Bütün komşularla sorunla hale gelmemiz, bizim geçimsizliğimizden değil. Komşularımızın “uysal Türkiye” yönetme alışkanlığından. Evet, herkes bilsin ki Türkiye artık eski “uysal Türkiye” değil. Kurallara boyun eğen, parmak sallanılan, dikte ettirilen, dinletilen, kulağı çekilen, kulağından tutulan, evinde yenilen içilen, sırtı sıvazlanan Türkiye değil. Konuşan, kural koyan, özne bir Türkiye var. Herkes hesabını buna göre yapsın!