TERÖR VE İSLAM…
Müslümanlık ilim temelleri üzerine kurulmuş bir din. İlme verdiği değeri Müslümanlığın kurucusu sevgili Peygamberimizin ilim ve âlimler hakkındaki fikirlerinden öğreniyoruz;
“Âlimlerle ülfet ibadet yerine geçer. İlim ibadetten üstündür ve dinin nizamıdır. İlim tahsili kadın erkek bütün Müslümanlara farzdır. İlim tahsil ediniz, çünkü maarif bizim düşmanlarımıza karşı silahımızdır. Beşikten mezara kadar ilim takip ediniz. İbadetin eftali, ilim ve kemal istemektir.”
Ve bu mevzuda söylemiş olduğu diğer sözleri;
“Benim bilgime yeni bir şey katmayan güne lanet olsun. Bir âlimin ölümü bir milletin ölümü kadar büyük bir kayıptır. Kendini ilme hasreden fani, bakidir. Cehaletten daha vahşetli fukaralık yoktur. İlim herkesi faydalandırır, takva ise ancak muttakiyi faydalandırır.”
Yine kulağımızı Hz. Muhammed’in sesine kulak verelim;
“Müslüman odur ki, herkes onun elinden ve dilinden selamet bulsun ve herkes onun zarar ve ziyanından emin olsun.”
Komşuluk hakkında dinimizin söyledikleri;
“Borç isterse ver. Davet ederse git. Yardım isterse yardım et. Bir hayra varmışsa tebrik et. Bir musibete uğramışsa taziye et. Hasta olursa ziyaret et. Ölürse cenazesine git.”
Ve zengin insanların muhtaçları bakıp kollamak için kaideleşen zekât emri;
“İlmin zekâtı onu ehline ve talibine vermektir. Evin zekâtı gelen misafirleri ağırlamak ve itibar etmektir. Sohbetin zekâtı dedikodudan uzak durmaktır. Evladın zekâtı yetimlere ihsandır. Kuvvetlinin zekâtı zayıflara yardımıdır. Nefsin zekâtı kötü ahlakı terk etmektir.”
Şu kavga âleminde yüce dinimizin mensuplarına iki dünya saadeti için o kadar güzel düşünce ve güzellikler sunulmuş, söylenmiştir ki, biz bunlardan sadece ilme verilen değer, komşuluk ve zekât gibi güzellikleri hatırlattık. Bunun gibi daha nice güzellikleri içinde barındıran bir dinin mensuplarının ve onların şahsında İslamiyet’in layık olduğu değeri bulamayıp İslam dünyasının bu gün içinde bulunduğu şu kaos ve huzursuz haline cevap arıyoruz.
İlme bu kadar değer veren, kardeşliğe, komşuluğa, yardımlaşmaya bu kadar değer veren bir dinin mensupları niçin bu halde? Nedir bu İslam dünyasının hali? Televizyon seyrediyorsunuz, ekranda “Son Dakika” Paris’te yedi yerde patlama ve yüz yirmi yedi ölü, yüzlerce yaralı, katliamı yapanların “Allah-u Ekber” nidaları…
İnsanlık demek bir bakıma akıl demek değil midir? Yani dünyaya geliş ve gidişinin manasını bilen akıl. Sokrat kendi karşısında toplanan ve aklıselim sahibi olduklarını söyleyen kimselere hitaben: “Aklınız varsa aranızdaki bu çekişme ve niza nedir?” demiştir. Şimdi şu dünyada yaşananlara bir bakalım: bin bir emekle yetişen bir insanı bir saniyede yok eden, çareleri tekâmül ettiren bir akıl. Yüzlerce insanı katleden akıl. İnsaniyet bu mu? Her gün daha vahşice, kadarca bir tekâmül ve dünyayı felakete, harabiyete götüren bir medeniyet…
O zaman insafla düşünmeliyiz. İslam dünyası kendisini batıda ne biçim tanıtıyor. Bu büyük ve yüce din insanlık ideallerine en yüksek değeri verirken, bizim “İslam Dünyamız” dünyanın nazarında kendilerini en zelil bir hüviyette göstermeye adeta can atıyor. Suikastların, tahribatın ve kan dökmenin coğrafyası oluyor. Garp dediğimiz batı dünyası İslam’dan uzak, oldukça çirkin bir manzara arz eden bu şark aleminden korkmakta haksız mıdır?..
İslam dünyamızda yaşanan bu üzücü duruma cevabı kara kaplı defterinin bir sayfasında yazılı olan kısa notun içinde buldum:
“Yetişmek, çok daha iyi yetişmiş olmak lazımdır. Ve, efendiler, sizden istenilen tek şey şudur: Yüceltmenizden vazgeçtik, İslam’ı öldürmeyiniz, çünkü her şeyde olduğu gibi iman hayatında da aynı hikmet caridir: Düşmek, etrafı görmemektendir!”
Müslüman dünyasının bu günkü acı tablosuna bir yorum da Samiha Ayverdi’nin Maarif Davamız kitabından katkıda bulunmak istiyoruz.
“İslam en rasyonel çizgileri havi bir hazır nizamnamedir. Lakin biz onu bilmiyor, bilmediğimiz için de faydalanamıyorsak, kabahat, o ilahi kanun değil, ters ve eksik tatbikçisi olan biz cahillerindir. Pakistan’ın büyük mütefekkiri İkbal “Kabahat İslamiyet’te değil, bizim Müslümanlığımızdadır” demekte ne kadar isabet eylemiştir.”
İslam dünyasının hem en mükemmel dine mensup olmak, hem de Ortadoğu’daki bu manzara ve yaşananlar çelişkisine kayıtsız kalmayı yeğlemesinin temel sebebi herhalde İslami kavramların derinlemesine tartışmadan benimsemiş olmalarıdır diye düşünenlerdeniz…